Daha 8 yaşındayken, 1979 yılında bir 23 Nisan günü Müjdat Gezen, Erol Evgin ve Sezen Aksu gibi değerli sanatçıların konuk olduğu bir çocuk şenliği programında kendi bestesini çalarak adını duyurur. Daha sonra ise yaptığı besteler ile hem gönlümüze taht kurarak, hem de nice başarılar ve ödüller elde ederek ülkemizin en değerli müzisyenlerinden biri olacaktır.
Gelin kendisini yakından tanıyalım.
Fazıl Say, 14 Ocak 1970’te Ankara’da doğdu. Babası yazar, edebiyatçı ve müzikolog Ahmet Say, annesi eczacı Gürgün Say’dır.
Fazıl, dudağının üstünde bir yarıkla dünyaya geldi ve henüz o çok küçükken dikilmesi gerekti. Tedavi kapsamında doktorun üflemeli çalgı önerisi üzerine melodika çalmaya başladı. Daha üç yaşında lastik melodikada Mozart çalabiliyordu. Yarık dudağı yüzünden çocukluğu boyunca çevresi tarafından dışlandı, bu nedenle de müziğe daha çok önem vermeye başladı. Dört yaşından tam sekiz yıl boyunca duayen Mithat Fenmen’den piyano dersleri aldı. Dört yaşındayken annesi ve babası boşanmıştı. Müzik eğitimi yarım kalmaması için babası ile yaşadı. Annesi de bu arada destek olmaya devam etti.
Altı yaşına geldiğinde Mozart ve Hydn sonatlarını ezbere çalıyordu. Piyano ve kompozisyon eğitimi için Ankara Devlet Konservatuarı’na girdi. 14 yaşında ilk eseri olan piyano sonatı besteledi.
Fazıl, konservatuarın son günlerinde, bir gün piyano başındaydı. Tanımadığı biri içeri girdi, kendisini dinledi, sonra çıkıp gitti. Fazıl bunu hiç önemsemedi hatta kimseye anlatmadı bile. 15 gün sonra Almanya’dan bir mektup geldi. Bir konservatuara davet mektubu idi. Altında, o gün içeri giren ünlü piyanist David Levine’in imzası vardı. Böylece 17 yaşındayken kazandığı bursla Düsseldorfta’ki Robert Schuman Enstitüsü’ne girdi.
24 yaşında olan Fazıl, kariyerinde istediği yere gelemediği telaşına kapıldı. Daha sonra Berlin’de çalıştığı akademinin baskısı nedeniyle bir yarışmaya katıldı. Uluslararası Genç Konser Sanatçıları yarışmasının Avrupa ayağını birincilikle kazandı ve bu kariyerinin başlangıcı olacaktı.
25 yaşında aynı yarışmanın 1995 yılında New York’ta yapılan kıtalararası kısmını da birincilikle kazandı. Çeşitli Amerikan kuruluşlarından ödüller aldı ve kariyerini New York’ta sürdürmeye başladı.
30’larının başına kadar dünyaca ünlü birçok orkestrayla çalıştı.
Paganini ve Mozart’ın önemli eserlerinin piyano uyarlamalarını yaptı. Aşık Veysel’in “Kara Toprak” (1997) adlı halk şarkısından esinlenerek bestelediği bir CD çıkardı ve bu beste ABD’de Billboard listelerinde 6. Sıraya yükseldi. Birçok ülkede prömiyerler yaptı. Daha sonra gençlerden oluşan Nazım Hikmet Korosunu kurarak, genel müzik rektörlüğünü üstlendi.
2008’de ise Avrupa Birliği tarafından “Kültür Elçisi” unvanıyla görevlendirildi.
Fazıl Say pek çoğu dünya ve yurt çapında ödüle layık görülmüş yüzlerce bestesi mevcuttur. Fazıl Say’ın en iyi bestelerinin de dahil olduğu Fazıl Say eserlerini görmek için tıklayabilirsiniz.
27 yaşında Gülyar Balcı ile evlendi. 2000 yılında kızı Kumru Say dünyaya geldi. 2004’te Gülyar Balcı ile boşandı. Ayrıca Hande Ataizi ile yaşadığı birliktelikle zaman zaman gündeme geldi. Daha sonra Ece Dağıstan’la, 2019 yılında evlendi.
Fazıl Say şöyle der; “Fazıl Say bir bütündür, besteleriyle ve düşünceleriyle… Düşünce olmayan bir sanatçı hayatı olamaz. Bu konuda bir sanatçı ifade özgürlüğü içinde düşündüklerini söylemeli”.
Bu Yazımızda Ülkemizin önemli müzisyenlerinden birini ele aldık. Fazıl Say Kimdir sorusunu irdeledik. Egitimarsivi.net her zaman yanınızda.