Değerli düşünür, bilim adamı, filozof ,yazar, büyük alim İbn-i Sina kimdir sorusunun cevabını yazımızda paylaşıyoruz.
Asıl adı Ebu Ali el-Hüseyin olan İbn-i Sina 980 yılında Horasanda dünyaya geldi. İlk öğrenimini babası Abdullah bin Hasan’ın gözetiminde yaptı. Yedi yaşında Kur-anı Kerimi hatim etti. Sonra çağının önde gelen bilginlerinden Ebu Abdullah en en-Natili ve İsmail ez-Zahid’den mantık, cebir, gök bilimi öğrenimi gördü. Aynı zamanda kendi çabalarıyla edindiği felsefe, fizik, tıp kitaplarını analiz etmeye çalıştı.
Henüz ergenlik çağındayken fizik, metafizik, tıp alanlarında uzman seviyesinde bilgi düzeyine geldi. İsmail-i tarikatından bir alim olan Mahmud el-Messah’dan Felsefe ve metafizik dersleri aldı. Aynı dönemlerde Arapça ve Farsçanın yanı sıra Yunanca ,Latince, Süryanice ve İbranice dillerini de öğrenmeye başlayarak pozitif bilimleri kaynakları kendi dillerinde incelemeye başladı. Bir süre tıp ile ilgilendi.Özellikle hastalıkların çıkış ve yayılış sebeplerini araştırdı. Hastalıkları bulaşıcı ve bulaşıcı olmayanlar olarak ayırt etti ve tedavileriyle uğraştı.
Samanoğulları hükümdarı II. Mansur’un saltanatı sırasında Buhara’ya geldi.Buhara emir-i Nuh bin Mansur’u tedavi ettikten sonra özel hekim olarak sarayda göreve başladı. Aynı zamanda saray kütüphanesinin hafızı olan İbn-i Sina vaktinin büyük çoğunluğunu okuyarak ve yazarak geçirdi.
İbn-i Sina daha 17 yaşındayken fıkıh da ki dahiliğinin yanı sıra şifa dağıtan bir tıp bilgini olarak ünlendi. Doğu ve batı bilginlerinin eserlerini okuyarak eleştirel bir bakış açısıyla birçok bilim dalını irdeledi. Özellikle Yunan ve İslam düşünürlerinin bilgi, mantık, fizik, psikoloji, evren, metafizik ve ilahiyat görüşlerini yorumlayarak Aristoteles ve Farab-inin izlediği yolu uygun gördü.İbn-i Sina’nın felsefeye karşı ilgisi deney bilimleriyle başladı. Aristoteles ve yeni Platoncu görüşleri inceleyerek gelişti.
1004 yılında Samanoğullarının Gaznelilere yenik düşmesiyle henüz 24 yaşında Buhara’dan ayrılarak Harizmiye gitti. Artık önemli siyaset adamlarının başdanışmanı haline gelen İbn-i Sina ilmi araştırmalarında kendini destekleyen ve maaş bağlayan Harzemşah Ali bin Mem-un’dan gelen teklif üzerine onun sarayına yerleşti. Burada çağının tanınmış büyük İslam alimlerinden Ebu reyhan el Biruni ile tanıştı. Fizik ve astronomi başta olmak üzere birçok bilimsel konuda onunla birlikte çalışma fırsatını yakaladı. Hem öğretmen hemde öğrenci oldu.
Bu verimli çalışmaları sürdürürken 1012 yılında Gazneliler devletinin hükümdarı Gazneli Mahmud Harzemşahdan sarayındaki alimleri kendisine göndermesini talep etti. Birçok alim bu davete icabet ederken İbn-i Sina teklifi geri çevirdi.Ancak Gazneli Mahmud’un tehlikeli boyutlara varan ısrarları bitmedi ve kaçmaya karar verip Cürcan’a gitti. Cürcanda hayatının sonuna kadar kendisinden ayrılmayacak olan dostu ve talebesi olan Cüzcan-i ile tanıştı. Sahip olduğu bilgileri sistematik olarak öğretmeye çalıştı. Dönemin ileri gelen düşünürlerinden Şiraz-i ile de tanışıp yakın dostluk kurdu. Ve ünlü alimin koruması altına girerek iki yıl boyunca oldukça verimli çalışmalar yaptı.
Önemli eserler kaleme aldı ve dersler vermeye başladı. Çok kısa bir sürede kaleme aldığı söylenen tıbbi bilgilerin yanı sıra psikoloji, tabiat, fizik ve metafizik konularında da önemli bilgiler içeren 18 ciltlik el-şifa kitabı Orta çağda Avrupa dillerine çevrilerek kaynak kitabı oldu. Yine Aristonun felsefesi üzerine yorumlarını içeren 20 ciltlik el-insaf önemli eserleri arasında yer almaktadır. Ünlü filozof tıp dünyasında doğudan sonra batı dünyasında da temel kaynak olarak yararlanılacak ve çağlar boyu üniversitelerde okutulacak El Kanun-i fit Tıp kitabını da burada kaleme almıştır. Bu eser asırlar boyunca tüm insanlığa hizmet ederek her dilde yazılacak bütün eserlere kaynaklık etmiş, altı yüzyıl boyunca Avrupa’da tüm tıp fakültelerinde “Tıp İncili” olarak okutulmuştur.
Büyük alim 1024 de Cürcandan ayrılarak Hemedana gitti. Burada çalışmalara ve eğitmenliğe devam eden İbn-i Sina burada Emir’in ölümünün ardından tahta geçen oğlunun vezirlik teklifini kabul etmedi ve muhalif tavırlardan dolayı hizmetten çekildi. Kalede 4 aylık mahkumiyet hayatı yaşadı.bu süre boyunca yine yazmaktan vazgeçmedi.Sona eren mahkumiyetin ardından gizlice İsfahana kaçtı.Burada iki yıl boyunca rahat bir yaşam sürdü. Ancak Gazneli Mahmud’un oğlu Sultan Mesud’un İsfahanı işgal etmesiyle birlikte evi yağmalandı ve yeniden huzursuz günler geçirmeye başladı. Bu karmaşada büyük alimin kaleme aldığı en son eser olduğu düşünülen el hikmetü’l meşrikiyye kayıtlara girdi.
Bu olayların ardından sağlığı bozulan İbn-i Sina kulunç hastalığına yakalandı. Batı dünyasında Avicenna adıyla anılan büyük alim ardında birbirinden değerli 150 den fazla eser bırakarak 21 haziran 1037 de Hemedan da vefat etti.